İng. Enlightenment Fr. Les Lumières Alm. Aufklärung Es. T. Tenevvür
Tanım
Genel olarak 18.yy felsefesine Aydınlanma Felsefesi, bu çağa da Aydınlanma Çağı denilir. Kant’ın “Was ist Aufklärung? (“Aydınlanma nedir?”) (1784) adlı yapıtındaki klasikleşmiş tanımıyla, “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin-olmayış durumundan kurtulup aklını kendisinin kullanmaya başlamasıdır”. Kant’a göre, insan o güne kadar aklını kendi başına kullanamamış, hep başkalarının kılavuzluğunu aramıştır; şimdi ise aklını kendi kullanma cesaretini göstermektedir (bkz. spare aude). “Geniş anlamıyla Aydınlanma, ortaçağın hayat anlayışına karşı yeni bir dünya görüşü olarak ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeyi açan Rönesans, transcendent olan, yani kökü ve ereği bir üst-dünyada bulunan bir hayat düzeninden immanent (kökü ve ereği bu dünyada bulunan) bir hayat düzenine geçişin başlangıcıdır. Bu geçişte Rönesans düşüncesi kendini bütün tarihi otoritelerden bağımsız kılmaya, dünya ve hayat üzerindeki görüşlerine yalnız deneyin ve aklın sağladığı doğrularla bir biçim vermeye çalışmıştır. Ancak Rönesans bu planını tam olarak gerçekleştirememiştir, çünkü Rönesans bir geçiş çağıdır. 17. Yüzyılda bu durum değişmiştir. 17. Yüzyıl bir durulma dönemidir; Renaissance’ın ortaya koyduğu yeni görüş, buluş ve ilkeleri sistemli bir düşünce ile derleyip düzenleyen bir yüzyıldır. 18. Yüzyıl ise bir Descartes’ta bir Spinoza’da bulunan metafizik yapılardan uzaklaşacaktır. Bu yüzyılda, kılı kırk yaran metafizik düşünceyi şüphe ile karşılama, ondan bir bıkma ve ayrılma başlamıştır. Yeni doğa bilimi doğanın yapısını doğru olarak kavramakla insana doğa üzerinde egemen olmak yollarını açmıştı; bu da, insan aklının nesneler üzerinde egemen olduğu bilincini getirip yerleştirmişti. Şimdi yapılacak şey, doğa karşısında başarı kazanan aynı aklı kültür dünyasına da uygulamak, matematik doğa bilimine paralel olarak kültür bilimlerini de kurmak, kültür dünyasını da akılla aydınlatıp ona akılla egemen olmaktır. İşte 18. yüzyıla “Aydınlanma Çağı” adını verdiren bu düşüncedir, bu inançtır; bu yüzyılın bu inancı gerçekleştirmeye, onu kültürün bütün alanlarında yürütmeye girişmesidir. Aydınlanma yüzyılının ideali, bilginin ilerlemesine dayanan entellektüel bir kültürdür. Akla karşı beslediği bu güven yüzünden Aydınlanma düşüncesi geleneklerin köleliğinden kurtulacağına, kaderini kendisi kendi eliyle düzenleyeceğine, nihayet, yolunu aklın gösterdiği bu durmadan gelişip ilerleyen intellektüel kültür temeli üzerinde insanlığın birleşeceğine inanır. Tüm bunların yanı sıra, 18. Yüzyıl Aydınlanmasının en temel özelliği ise laik bir dünya görüşünü kendisine tam bir bilinçle temel yapmış olmasıdır. Aydınlanma’ya en çok etkisi olan 17.yy filozofu Locke’tur. Genel olarak Locke’tan sonra gelen ampirist filozoflar olan Berkeley ve Hume da dönemin önemli isimleridirler. Fransız materyalistleri olarak Lamettrıe, d’Holbach gibi isimler de önem arzeder ancak Fransız Aydınlanması’nın asıl önderi ve ruhunun bedenlenmiş hali Voltaire’dir. Yine Aydınlanma’nın temel eseri, Diderot ve D’Alambert’in çıkardıkları ve içindeki maddeleri dönemin pek çok düşünürünün kaleme aldığı Encyclopedie (Ansiklopedi) eseridir.